🐅 Üre Ile Ürik Asit Arasındaki Fark

5GLJ. bkz vitaminin fazlaca alimi da urik asit olu$umuna neden olur.. bkz primitif bir toplumda c vitamini, e vitamini, b vitaminini bolca almak sevap zannedilir. kutu kutu haplar yutulur, oysa bkz bobrekleri yordugu gibi ayrica vitaminin direkt emilimine alistirir bunyeyi, sonra yediiniz meyveler sebzeler geldii gibi gider. doktor oetker. insanlarda bunu parçalayacak enzim bulunmadığından üreye çevrilemeden atılması gereken bir asit. aslında antioksidan özellikli güzel bişey olmasına rağmen atılamamasının nedeni suda çözünürlüğünün çok düşük olması. -bu nedenle bol su içmek gerekiyor- vücutta fazla bulunduğunda, suda çözünemediğinden kristaller halinde eklem boşluklarında falan birikme yapabiliyor. bkz gut hastalığı ya da böbrek taşlarına yol açabiliyor. ha bi de aspirin* gibi kanın asiditesini yükselten şeyler, ürik asidin kandaki çözünürlüğünü daha da düşürerek, bunun böbreklerden atılamamasına neden olabiliyor. kan testi yaptırmadan önceki birkaç gün aspirin almasanız iyi olur kandaki normal değeri arası. 6'nın üzerindeki değerler gut için riskli kabul ediliyor. vejeteryanlarda yakın değerler görülüyor. vücutta ürik aside parçalanan tipte protein içeren yiyeceklerin listesi nette rahat bulunabiliyor. özetlemek gerekirse genelde sakatatlarda ve bazı balık türlerinde yüksek miktarda var. sakatat dışında kırmızı ette, beyaz ette ve fasülyede orta düzeyde bulunuyor. azotlu bileşiklerin, kuş gibi az su tüketimi olan hayvanlarda atılım formu. fazlalığı gut hastalığına yok açmaktadır . çözcüm için kendi başınıza bol su tüketmek gerekir. en az 3 litre . ayrıca biberiye çayını günde iki kere içmek de çözümü hızlandırmaktadır. kanıtlanmıştır . ara sıra* ayağımı yere bastırtmayan bir ağrıyla uyanıyordum. bu rahatsızlık bir iki hafta da beni süründürüyordu. zamanında yaptığım sert zemin koşularımın ve sık sık yaptığım uzun süreli yürüyüşlerimin bu kronik ağrılara neden olduğunu su, sıcak su, bir sürü kreme rağmen ağrı bana mısın demiyordu. sonunda bir tanıdık "sen gut olmuşsun" deyince ihtimal vermesem de "bir araştırayım bakayım" dedim. meğer ürik asit yüksekliğinden akut atak oluyormuş. purin zengini gıdalar et ürünleri, bezelye, karnabahar, nohut, deniz ürünleri, alkollü içecekler gibi tükettikçe bu ataklar sıklaşıyormuş."peki yok mu bu lanet olası ağrıyı azaltmanın bir yolu" diye soracak olursanız tamamen tesadüf eseri tanıştığım ve acıyı dayanılacak seviyelere indirip beni oldukça rahatlatan ilacın adını yazarak cevaplayabilirim dex-forte. tabii siz yine de benim gibi yapmayıp mutlaka bir doktara gidin. muhtemelen kolşisin verecek ama ben bunun pek bir faydasını göremedim önemli noktayı sona sakladım bol bol su uzun süreli ataklarda kolşisin olmazsa olmaz. ağrı için dex-forte şişlik için kolşisin. ürik asit taşları medikal tedaviyle en iyi tedavi olan böbrek taşı türüdür. kanımda çok yüksek seyreden ve bir türlü düşüremediğim nanedir. yıllardır yüksekti zaten, ben sallamıyordum. ancak 5 ay kadar önce hayatımın ilk gut atağını yaşamamla birlikte tedaviye başladım. maksimum 7mg/dl olması gereken değer, ilk gut atağımı yaşadığım sırada 10,5mg/dl idi. hekimin verdiği diyete uydum, 3 ayda 6 kilo verdim. ilaç kullandım. yapılması gereken hemen herşeyi yaptım. sadece alkol diyetine yüzde yüz uyamadım, haftada 2 gün alkol aldım ortalama. diyetten önce bu sayı hergün idi. haftada 1 belki dinlenirdim belki tüm çabalara rağmen düşmeyi bırakın yükselen ürik asit seviyesi. 3 aylık çabamın karşılığında 10,5 olan seviye 10,8mg/dl olarak çıktı. şimdi 1 ay kadar sonra tekrar kan vereceğim. bu süreçte ilaç dozu iki katına çıktı ama bu sefer de ben diyeti saldım. sikerler aga dedim. sıkı diyetteyken bir dönem insanları bile yürüyen lezzetli et parçaları olarak görüyordum. iyi birini kemirmedim. bakalım düşerse ekime düşmezse sikime kadar. uzun süredir kesilmeyen kalp carpintimin nedeni olarak bunun vücuttan atılmaması olarak kardiyoloji kalbin sapasağlam demesine rağmen çarpıntim geçmedi ve ben soluğu aile hekimine kan tahlili vererek aradım tiroid ve demir eksikliği düzgün çıktı ancak bu oran kanda olarak çıkınca dahiliyeye bir görün protein aldığım için diyetisyene yolladı ve bir ay sonra bunu uygulayıp tekrar dahiliye doktoruna görünmem gerektiği an bütün yağlı yiyecekler yasak ya da çok az alınıp gunde litre su sürüyor ve bir ay sonra bu asitle ilgili hap göre de düşmesi çok zormuş...hap almadan hapı yuttuk sıkı bir diyet sonrası ve günde içilen 2 litre su, 2 yemek kaşığı elma sirkesi derken mg olan oranı mg seviyesine indirdim. işin enteresanı tabanlarım ağrıyınca bu sabah soluğu dahiliye'de aldım kan testi yaptırıp amacım ilaç yazdırmaktı gut atağı geçirdiğimi sanıp ancak yapılan kan tahlilinde azaldığını öğrendim. tabana basamamak o gün birkaç eşya kaldırıp taşımıştım sanırım ondan oldu. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Üriner Sistemdeki Organların Yapısı ve İşleyişi Hücreler besine ve oksijene ihtiyaç duydukları gibi, metabolik artıkları da uzaklaştırmak zorundadır. Çevre şartlarının değişmesine rağmen, canlılar iç dengelerini sürekli olarak sabit tutmaya çalışır. Bir organizmanın kararlı bir iç çevre ve dengeye sahip olmasına homeostasi koşan bir bireyde, solunum sonucu açığa çıkan ısının fazlası terleme ile dış ortama atılır. Böylece vücut ısısının yükselmesi ve enzimlerin bozulması engellenmiş olur. Boşaltım; canlıların vücutlarındaki fazla suyu, canlı için zararlı maddeleri hücrelerden ve doku sıvısından uzaklaştırmasıdır. Böylece vücudun tuz ve su dengesi korunur, kan pH’si belirli değerler arasında sabit tutulur. Zehirli maddeler de daha az zararlı hâle getirilerek vücuttan faaliyetleri sonucunda oluşan üre, ürik asit, kreatin gibi zararlı maddeler boşaltım sistemini üriner sistemi oluşturan organlar tarafından uzaklaştırılır. Üriner sistem boşaltım sistemi böbrekler, üreter, mesane idrar kesesi ve üretradan oluşmaktadır. İdrar, böbrekte üretilir ve üreter vasıtasıyla mesaneye iletilir. Mesanede toplanan idrar yaklaşık 150 ml’ye ulaşınca idrara çıkma isteği oluşturur. Mesanedeki idrar, dişide vagina yakınında, erkekte de üretra adı verilen kanal aracılığıyla istemli olarak dışarı Yapısıİnsanda boşaltım sistemini; böbrekler, üreter idrar kanalı, idrar kesesi mesane ve üretra dış idrar kanalı oluşturur. Böbrekler, omurganın iki yanında, karın boşluğunun arka duvarında, bel hizasında bulunur. Her bir böbrek, yaklaşık, 11-12 cm boyunda, 6-7 cm eninde, 4 cm derinliğinde ve yaklaşık 120-200 gram ağırlığındadır. Böbrekler yağ dokusu ile desteklenerek normal yerlerinde tutunur. Yağ dokuları aynı zamanda böbreği soğuktan ve sıcaktan korur. Böbrek atardamarı böbreğe kan böbreği dört tabakadan oluşur. En dışta böbreğin üzerini örten bağ dokudan oluşmuş zar bulunur. Daha sonra kabuk korteks gelir. Kortekste böbreğin işlevsel en küçük birimi olan nefronlar bulunur. Kabuktan sonra öz bölgesi medulla gelir. Öz bölgesinde piramit şeklinde olan malpighi piramitleri bulunur. Malpighi piramitleri idrar toplama kanallarını içerir. En içte ise havuzcuk pelvis bulunur. Havuzcukta toplanan idrar, üreter yolu ile idrar kesesine boşaltım ile ilgili asıl birimlerinin nefronlar olduğunu söylemiştik. Her böbrekte yaklaşık bir milyon kadar nefron vardır. Nefronlar günde 180 litre kadar kan sıvısını süzebilir. Bunun yaklaşık 1,5 litresi idrar olarak vücuttan nefron üç kısımdan oluşur. Bunlar• Glomerulus kılcal damar yumağı • Bowman kapsülü • Boşaltım kanalcıklarıdır proksimal tüp, henle kulpu, distal tüp.Bowman kapsülü, yassı epitelle döşenmiş, içi boş yarı küre şeklindedir. Glomerulus kılcalları Bowman kapsülünün içindeki boşlukta yer alır. Glomerulus ve bowman kapsülü birlikte malpighi cisimciği adını alır. Böbreğin kabuk bölgesinde malpighi cisimciği ve bowman kapsülünün devamı olan proksimal tüp yer alır. Böbreğin öz bölgesinde proksimal tüpten sonra gelen U harfi şeklindeki henle kanalı bulunur. Henle kanalı yine kabuk bölgesine çıkar ve kabuk bölgesinde distal tüpü oluşturur. Distal tüp, idrar toplama kanalına bağlanır. Öz bölgesinde yer alan idrar toplama kanalları bu bölgedeki malpighi piramitlerinin tepesinden havuzcuğa kılcalları vücudun diğer kılcallarından farklıdır. Bu farklılıklar şu şekilde sıralanabilir• Glomerulus kılcallarındaki kan basıncı, diğerlerine göre iki kat fazladır. • Glomerulus kılcal damarı boyunca kan basıncı aynıdır. Vücut kılcallarında kan basıncı toplardamar ucuna gidildikçe azalır. • Glomerulus kılcalları iki katlı epitel ile örtülüdür diğer vücut kılcalları ise tek katlı epitel bulundurur. Bu yapı, damarların hem yüksek basınca dayanıklı olmasını sağlar hem de protein ve kan hücrelerinin dışarı çıkmasını engeller. • Glomerulus kılcallarında sadece tek yönlü sıvı hareketi süzülme vardır. Diğer vücut kılcallarında iki yönlü sıvı hareketi Süzülme, Geri Emilim ve Salgılama MekanizmasıNefronlarda idrar oluşumu; süzülme, geri emilme ve salgılama olmak üzere üç aşamada Süzülme Filtrasyon Getirici atardamarlar ile glomeruluslara gelen kanın, yüksek kan basıncı sebebiyle zardan geçebilecek büyüklükte olan moleküllerinin kandan Bowman kapsülüne geçmesine süzülme denir glikoz, amino asit, tuzlar, su, üre, ürik asit ve kreatin gibi maddeler bulundurur. Difüzyon ile gerçekleşen süzülmenin hızını kan basıncı, sıcaklık ve kandaki maddelerin derişimi etkiler. Günlük idrar miktarı süzülme hızına göre Geri emilme İdrar oluşumunun ikinci aşamasıdır. Süzülme ile glomerulustan Bowman kapsülüne geçen sıvıdaki zararlı maddelerin dışında kalan su, glikoz, aminoasit, mineral gibi yararlı maddeler tekrar emilerek kana yani dolaşıma katılır. Geri emilme olayı maddelerin derişimine göre difüzyon, osmoz ve aktif taşıma ile gerçekleşir. Aktif taşıma için gerekli olan ATP, proksimal tüpçükde yer alan mitokondriden karşılanır. Kas metabolizması sonucunda oluşan kreatin geri emilmez. Glikozun ve amino asitlerin tümü, suyun ve tuzların büyük bir kısmı ve ürenin de yarıya yakını geri emilim olayının gerçekleştiği yerleri tanıyacak olursakProksimal tüp Glikoz, amino asit, Na+ aktif taşıma ile emilirken H₂O ise pasif taşıma ile geri emilir. Proksimal tüpteki epitel hücreleri, vücut sıvılarının pH dengesini sağlamak için hücreler hidrojen H+ iyonu ve süzüntünün fazla asidik olmasını engellemek için de amonyak sentezleyip salgılar. Hidrojen H+ iyonlarını amanyok bir tampon gibi davranarak yakalar ve amonyum NH+4 şeklinde kulpu Proksimal ve distal tüpler arasındaki U biçimli kısma verilen isimdir. Henle kulpunun başlıca işlevi idrardaki su ve tuzun bir bölümünün kana geri emilmesini sağlamaktır. Henle kulpunun aşağı inen kolunda süzüntü ilerlerken, suyun geri emilmesi sürdürülür. Tuza karşı pek geçirgen olmayan henle kulpunun çevresindeki doku sıvısının ise tuz yoğunluğu yüksektir. Böylece inen koldan, doku sıvısına osmozla su çıkar ve çözünmüş madde derişimi artar. Süzüntü kulpun uç noktasına ulaşır ve yukarı çıkan koldan kortekse geri döner. Henle kulpunun çıkan kolu suya geçirgen değildir. Yoğun tuz içeren süzüntü yukarı doğru ilerlerken, tuz geri emilir. Böylece süzüntü, kortekse doğru ilerledikçe daha seyreltik hâle tüp Distal tüpte suyun, tuzun ve bikarbonat HCO3 – iyonlarının geri emilimi devam eder. Hormonların distal tüpte geri emilim üzerine etkisi vardır. Aktif taşıma ile sodyumklorür NaCl geri emilimi olurken, hipofiz bezinden salgılanan antidiüretik hormon ADH hormonu da suyun geri emilimini artırarak kana daha fazla su geri emilmesini sağlar. Böylece kana geçen su ile kanın tuz yoğunluğu normal düzeyde kalır. Böbrek üstü bezlerinden salgılanan aldosteron hormonu da nefron kanallarından sodyum geri emilimini artırır ve potasyum atılımını sağlar. Pasif taşımayla da bir miktar üre de idrar toplama kanalından geri Salgılama Asidik ve bazik maddeler, bazı ilaç kalıntıları, amonyak NH3, hidrojen, bikarbonat, potasyum iyonları ve gıda boyalarının kandan uzaklaştırılabilmesi için kılcal damarlardan nefron kanallarına aktif taşıma yapılması olayına salgılama aktif boşaltım denir. İdrar; süzülme, geri emilme ve salgılama olayları sonucunda oluşur daha sonra idrar toplama kanalları aracılığı ile böbreğin havuzcuk bölgesine iletilir oradan da üreterle idrar kesesine taşınır. İdrar kesesinde biriken idrar, üretra ile dışarı Alyuvar Üretimine EtkisiBöbreklerimiz kanı süzmenin yanında alyuvarların üretilmesini uyaran eritropoietin EPO adı verilen hormonu da salgılar. Kansızlık ve kandaki alyuvar sayısının azalması durumunda daha fazla salgılanır. Kanda dokuların kullanabileceğinden fazla oksijen varsa eritropoietin azalır dolayısıyla da alyuvar üretimi düşer. Böbrek hücrelerinde meydana gelen kalıcı hasarlar sonucu ölen nefronların işlevini diğerleri üstlenir. Hücre ölümü devam edip geri kalan hücreler bu yükü kaldıramazlarsa işlev kaybından dolayı kronik böbrek yetmezliği meydana gelir. Bu hastalarda sıklıkla eritropoietin yapımının azalması sonucu kansızlık anemi görülür. Kronik böbrek yetmezliği hastalarında en fazla görülen anemi nedeni eritropoietin eksikliğine bağlı renal anemi böbrek yetmezliği anemisi’ dir. BİYOKİMYA’DA BİLİNMESİ GEREKEN BAZI TEMEL YÖNTEMLER Tüm kursiyer arkadaşların en çok merak ettiği şeylerden birisi, son sınavlarda yöntemler çok soruluyor. Bu konuda ne yapabiliriz? Sonuçta tüm laboratuar yöntemlerini öğrenmek hem çok zor, hem de gereksiz. Ben bu baskıda önemli gördüğüm bazı temel yöntem ve testlerle ilgili bilinmesi gereken bazı bilgileri eklemeye çalıştım. Total Protein; Serumda total protein miktarı 6,0 – 8,0 gr/dl dir. Total protein ölçümünde başlıca yöntemler aşağıda verilmiştir. Bu yöntemleri anlatmadan önce bazı temel prensipleri incelemek gerekir. Kolorimetri; Bir ışık kaynağından çıkan, gözle görülen 350-780 nm dalga boyunda ışığın renkli bir çözelti içerisinden geçerken, oluşturduğu absorbansın ölçülmesi prensibidir. Fotometri; Kolorimetri prensibi ile aynı olup, temel fark 200 ila 2000 nm dalga boyu arasındaki, yani UV ve İnfrared ışınların da kullanılmasıdır. Kolorimetre ve fotometrede yukarıda verilen dalga boyu aralıklarında ışık geçiren belirli sayıda sabit filtreler kullanılır. Spektrofotometre; Fotometre ve kolorimetre cihazlarından daha gelişmiş olup, istenilen tek bir dalga boyunda ışık bir prizma aracılığıyla % 1 hassasiyet ile seçilebilmektedir örn 280, 281, 282,….. nm vb . Florometri; Belirli bir ışık kaynağından çıkan UV ışık, çözelti içindeki maddeler tarafından absorbe edilerek daha uzun bir dalga boyu görünür ışık şeklinde yayımlanırsa buna floresans denir. Floresansı ölçen cihazlara fluorometre denir. Direkt fotometrik ölçüm; Proteinlerin yapısında bulunan triptofan ve tirozin gibi aromatik aminoasitlerin pH 8 de ultraviole dalga boyunda 280 nm verdiği absorbansın spektrofotometrik ölçümüne dayanır. Biüret yöntemi; Bu yöntem, proteinlerin yapsındaki peptid bağlarının, alkali çözeltide +2 değerlikli bakır ile verdiği rengin, spektrofotometrik ölçümüne dayanmaktadır. Kjeldahl yöntemi; Proteinlerin yapısındaki azotun amonyum iyonuna dönüştürülerek total nitrojen ölçülmesi prensibine dayanmaktadır. Folin-ciacaltu fenol ayıracı ile Lowry yöntemi; Proteinlerin yapsındaki tirozin ve triptofanın fosfotungusto-molibdik asit ile reaksiyona girerek verdiği mavi rengin ölçülmesi prensibine dayanır. Türbidimetri; Proteinlerin, sülfosalisilat veya TCA triklo-asetisikasit gibi maddelerle oluşturduğu bulanıklığın içinden geçen ışığın, absorbansının ölçümüne dayanmaktadır. Nefelometri; Proteinlerin, sülfosalisilat veya TCA triklo-asetisikasit gibi maddelerle oluşturduğu bulanıklığa çarparak yansıyan ışığın ölçümüne dayanmaktadır. İmmuno kimyasal yöntemler; Antijenle antikor birleşmesi spesifiktir. Erimiş bir antijen kendisine karşı hazırlanmış bir antikorla eşit oranlarda karşılaştırılırsa bir çökelme meydana gelir. Bu olaya presipitasyon denir. Bu yöntemle protein, antijen ve antikor miktarı tayin edilebilir. Başlıca immunokimyasal yöntemler; Radial immundiffüzyon RİD, Radio immunölçüm RİA, Radyoreseptör ölçüm RRA, Floroimmun ölçüm FİA, Kemilüminesans ölçüm, Enzim bağlı immuno absorbent ölçüm ELİSA, İmmunelektroforez olarak sayılabilir. Albümin ölçümü; Albümin ölçümünde klasik yöntem, Bromkrezol yeşili Bromcresol green BCG gibi anyonik boyalarla pH 4,2 de albüminin bağlanması ve verdiği absorbansın 628 nm de spektrofotometrik ölçümüdür. Amonyak ölçümünde dikkat edilecek noktalar; 1. Sigara içiminden en çok etkilenen parametre amonyaktır. Sabah numune alınacak hasta gece yarısından itibaren sigara içmemelidir. Sigara içen hasta testten önce duş almalı, temiz pijama giymelidir. Kanı alan teknisyen sigara içmeyen biri olmalı. 2. Laboratuvar ortamı ve cam malzemelerde amonyak kontaminasyonu olmamalı, 3. Kan alma sırasında, venin palpe edilerek aranmaması gerekir, kan alımı sırasında örneğin hava ile teması olmamalı, 4. Örnek içerisindeki azotlu maddeler yıkılarak amonyağa dönüşebilir, dolayısı ile numune alınır alınmaz buz dolu bir kaba alınmalıdır. En geç 15 dakika içinde santrifüj edilerek en kısa sürede çalışılmalıdır. Bilirubin ölçümü; Klasik yöntem Ehrlich ayıracı da denilen diazolanmış sülfirik asitin Diazo reaktifi bilirubinle reaksiyona girmesi ile oluşan azopirolün alkollü ortamda ölçülmesi ile total bilirubin bulunur. Aynı test, alkolsüz ortamda yapınca direkt bilirubin ölçülür. Sonuç olarak total bilirubinden, direkt bilirubin çıkarılırsa indirekt bilirubin hesaplanmış olur. Bilirubin ışıktan kolay zarar görür, en kısa sürede çalışılmalıdır. Serum bekleyecekse karanlık bir yerde saklanmalıdır. Kreatinin ölçümü; Klasik yöntem Jaffe reaksiyonudur. Burada alkali ortamda kreatinin’in pikrik asitle verdiği turuncu-kırmızı rengin spektrofotometrede ölçümü esastır. ÜRE “BUN” Birçok laboratuvar üre içindeki nitrojeni ölçerek BUN sonucu vermektedir. Bu nedenle üre ve BUN arasındaki ilişkinin bilinmesi önemlidir. Üre molekül ağırlığı 60 olan ve içinde iki adet nitrojen bulunduğundan 60 gr ürenin 28 gr’ı azottan gelir. 60/28=2,14 Bu ilişki Üre = BUN X olarak formüle edilir. Serumda total kolesterol ölçümü; Serumda total kolesterol, Lieberman-Buchard yöntemi de denilen, asetik asit, asetik anhidrit ve sülfirik asit karışımının, kolesterol ile reaksiyona girerek verdiği yeşil rengin 620 nmde spektrofotometrik ölçümü ile çalışılır. HDL kolesterol ölçümü; Apo B içeren lipoproteinler VLDL, LDL dekstransülfat-magnezyum klorür gibi polianyonlar ve sülfatlanmış polisakkaridler ile reaksiyona girerek çökerler. Eğer serumu dekstransülfat – magnezyum klorür kullanarak çöktürür ve 3000 devirde 30 dakika çevirdikten sonra, süpernatandan lieberman-buchard yöntemi ile kolesterol çalışırsak HDL tayin edilir. VLDL Kolesterol;Serumda ölçülen Trigliseridin 1/5’ i VLDL dir Trig/5 = VLDL LDL kolesterol düzeyi Friedwald formülü ile hesaplanır ; LDL = Total kolesterol – [ HDL + Trigliserid/5] * Burada unutulmaması gereken, bu formül trigliseridler 400 mg/dl fazla ise uygulanamaz. Ürik asitin ölçümü; Klasik yöntem, üratın alkali ortamda fosfotungustik asit ile reaksiyona girerek oluşturduğu mavi rengin tungsten mavi 670 nmde spektrofotometrede çalışılmasıdır. Plazma ile serum arasındaki farklar ; Serum, antikoagülan içermeyen düz tüpten elde ediliği için fibrinojen gibi pıhtılaşma faktörlerini içermezken, plazmada fibrinojen bulunur. Ayrıca bilirubin, kolesterol ve kreatinin dışında bir çok maddenin plazma ve serum konsantrasyonları farklılık gösterir. Umarım yukarıdaki bilgiler işinize yarar. Sınavda her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim. Başarılar… Dr. Ercan ÖZTÜRK Bu yazı 98969 defa okundu. Yazarın diğer yazıları betaAna SayfaYKS KonularıBlogBikifi→Lise Ders Notları→Biyoloji📅 27 Haziran 2016♻ 27 Şubat 202211. Sınıf BiyolojiHayvan Biyolojisi ve İnsanGüncelKonu ÖzetiBir besin sindirildikten sonra gereksiz ve zararlı maddeler boşaltım sistemi ile vücudumuzdan uzaklaştırılır. Boşaltım atıkları, farklı organlarda farklı aşamalardan geçerek vücudumuzdan konudaBoşaltım sistemi organlarını ve görevleriniCanlıların boşaltım atıklarını ve boşaltım olayının aşamalarınıBöbreğin vücudumuzdaki düzenleyici etkisiniöğreneceksiniz.📌Hayvan Biyolojisi ve İnsan Ünitesi✍ Ders NotlarıSinir Sisteminin Yapısıİnsanda Sinir SistemiEndokrin Sistemi ve HormonSinir Sistemi Rahatsızlıkları ve Sağlığın KorunmasıDuyu Organları I Deri ve GözDuyu Organları II Burun, Kulak ve Dilİskelet SistemiKas SistemiSindirim Sistemine Giriş ve Temel KavramlarSindirim OrganlarıSindirim ve Emilimİnsanda Dolaşım Kan DolaşımıDolaşım Çeşitleri ve Canlılar Üzerindeki Örneklerİnsanda Dolaşım Lenf DolaşımıBağışıklık Sistemi Vücudun SavunulmasıSolunum Çeşitleriİnsanlarda Solunum SistemiBoşaltım Üriner Sistemiİnsanlarda Üreme Sistemiİnsanlarda Embriyonik Gelişim📜 TerimlerKimusBronşBronşçukAlveolAmilazBazofilEozinofilNötrofilMonositMalpighi CisimciğiProksimal TüpLenfositFagositozSentrozomMitokondriEnzim📝 KarşılaştırmalarAçık ve Kapalı Dolaşım Sistemi KarşılaştırmasıSarı ve Kırmızı Kemik İliği KarşılaştırmasıAşı – Serum KarşılaştırmasıOmurgalı ve Omurgasız Canlılarda Sinir Sistemi KarşılaştırmasıDendrit ve Akson KarşılaştırmasıHormon ve Enzim Arasındaki FarklarBüyüme ile Gelişme Arasındaki Fark📚 Ek NotlarSindirimde Salgılanan Maddeler ve GörevleriGöz Uyumu ile Işık Uyumunun KarşılaştırılmasıBağ Doku📂Kategori 11. Sınıf Biyoloji Benzer İçeriklerGüncelBiyolojiDolaşım Çeşitleri ve Canlılar Üzerindeki Örneklerİçeriğe GitGüncelBiyolojiİnsanda Sinir Sistemiİçeriğe GitGüncelBiyolojiİnsanlarda Solunum Sistemiİçeriğe GitGüncelBiyolojiİskelet Sistemiİçeriğe GitGüncelBiyolojiHayvanlar Alemi Omurgasızlarİçeriğe GitGüncelBiyolojiHücre Bölünmesinin Kanserle İlişkisiİçeriğe GitGüncel müfredata uyumlu ve ücretsiz lise ders notları, YKS hazırlık notları ve TYT-AYT soru dağılımlarına Bikifi ile ulaş!Lise Ders Notları9. Sınıf Ders Notları10. Sınıf Ders Notları11. Sınıf Ders Notları12. Sınıf Ders NotlarıBiyoloji NotlarıKimya NotlarıFizik NotlarıMatematik NotlarıEdebiyat NotlarıTarih NotlarıCoğrafya Notlarıİngilizce NotlarıEğitim Araçları2022 YKS Sayacı2022 TYT Konuları2022 AYT KonularıHukuk Ders NotlarıÜniversite Taban Puanları2 Yıllık Bölüm Puanları4 Yıllık Bölüm PuanlarıOnline Graph PaperHesaplama AraçlarıBikifi HakkındaBiz Kimiz?BlogYazılıya HazırlıkYKS Bilgi BankasıMüfredat KonularıYabancı Dil ÖğrenimiKullanım PolitikasıYorum PolitikasıKVKK ve Gizlilik PolitikamızCopyright © 2022 Bikifi Üre ve Ürik Asit Pek çok kişi karışsa da üre ve ürik asit iki farklı bileşiktir. Bu bileşikler, günlük yaşamlarımızda çeşitli amaçlarla kullanılmakta ve kullanıldığı için oldukça aşinalık içindeyiz. İnsan vücudunda üre atık bir üründür. İdrarda diğer bileşenlerle birlikte atılır. Diğer bileşenleri sodyum klorür ve diğer kimyasal maddelerdir. Üre de vücuttan terden atılır. Ürik asit ayrıca vücuttan atılır, ancak idrar metabolizmasının son ürünüdür. Bu yüzden daima idrarla atılır. Ürik asit kuşların atılımıdır ve genellikle katıdır. İnsanın attığı üre formda sıvı halde iken. Üre'nin kimyasal formülü NH2 2CO'dur ve ürik asitin kimyasal formülü C5H4N4O3'tür. Bu iki bileşik de organiktir. Üre molekülünde iki amin kalıntısı bulunur ve bunlar fonksiyonel grup karbonil ile birleştirilir. Ürik asit ksantin oksidazdan yapılır. Dokular için toksiktir. Üre renksiz, suda çözünebilir, kokusuz ve nötr. Toksik değildir ve gübrelerin üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun sebebi, azot ve azot için çok iyi bir kaynak olduğu için bitkilerin etkili büyümesini sağlar. Üre'nin taşıma maliyeti, katı bir gübre ve azot içeriği yüksek olduğundan daha azdır. Taşınan azot miktarı üre taşınırken daha fazla olur. Hammadde ürünlerinde de kullanılır. Üre, otomotiv endüstrisinde ve kimya endüstrisinde de kullanmaktadır. Ürik asit ayrıca azot içeriğinden dolayı gübredir. Ancak kullanılan ürik asit şekli Guano'dır. Ürik asit kristalin bir formdadır ve bu, ateşböceklerini püskürtmek için bazı reflektörlerin üretiminde kullanılır. İnsanlarda yüksek düzeyde kan üresi böbrekleri etkileyebilir. Ürik asit içeriği yüksek olursa, eklemlerinizde ağrıya neden olabilir. Vücuttaki ürik asit düzeyinin yükselmesi böbrek taşlarının oluşumuna neden olur. İnsanlarda kan üresi ürik aside dönüşür. Bu fazlalık ise, bu bileşiğin böbrekler üzerindeki etkisi diyabetik hastalarda yüksektir. Vücutta üre depozitinin fazla olduğu durumlarda, böbreklerin başarısızlığı veya daha az işlev görmesi anlamına gelir. Bazen böbrek yetmezliğine bağlı olabilir. Özet 1. Kuş fekal maddede üric asit katı haldedir ve üre insanda sıvı haldedir. 2. Üre NH2 2CO iken ürik asit C5H4N4O3'tür. 3. Üre farklı alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır, ancak ürik asitin pek fazla kullanımı yoktur. 4. Üre, herhangi bir ürik asit formundan daha çok kullanılan gübredir. idrar asidi aşırı miktarı böbrek taşlarına yol açar ve vücuttaki aşırı üre seviyeleri böbrek yetmezliğini gösterir. 6. Ürik asitin uzatılmış depolanması, üre fazlasından daha insan vücudu dokularına zararlıdır.

üre ile ürik asit arasındaki fark